1. [17:104] | veḳulnâ mim ba`dihî libenî isrâîle-skünü-l'arḍa feiẕâ câe va`dü-l'âḫirati ci'nâ biküm lefîfâ. | وقلنا من بعده لبني إسرائيل اسكنوا الأرض فإذا جاء وعد الآخرة جئنا بكم لفيفا وَقُلْنَا مِن بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُواْ الْأَرْضَ فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفًا |
---|
Elmalılı | Arkasından İsrailoğullarına şöyle dedik: "Firavun"un sizi çıkarmak istediği arazide siz oturun! Sonra ahiret vaadi (kıyamet) geldiği vakit, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz." |
Y. Ali | And We said thereafter to the Children of Israel, "Dwell securely in the land (of promise)": but when the second of the warnings came to pass, We gathered you together in a mingled crowd.
|
Words | | |
2. [75:29] | velteffeti-ssâḳu bissâḳ. | والتفت الساق بالساق وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِ |
---|
Elmalılı | Bacak bacağa dolaşır.. |
Y. Ali | And one leg will be joined with another:
|
Words | | |
3. [78:16] | vecennâtin elfâfâ. | وجنات ألفافا وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا |
---|
Elmalılı | Ve sarmaş dolaş bağlar bahçeler (çıkaralım diye). |
Y. Ali | And gardens of luxurious growth?
|
Words | | |